5 Şubat 2019 Salı

SUNUM 10:BEYNİMİN ÇÖPLÜĞÜ 1, ÖNEMLİ OLAN NEDİR ?






SUNUM 10: Merhabalar... “Beynimin Çöplüğü” adlı; destanımsı ve uzun şiirimin, bugünkü konuya göre seçmiş olduğum bir kıtasını; “Beynimin Çöplüğü 1” adıyla aşağıda sizlere sunuyorum. Bu şiirimin ve konu bağlantısı olan “Önemli Olan Nedir ?” adlı deneme yazımın yasal korumaları yaptırılmıştır.



…/BEYNİMİN ÇÖPLÜĞÜ 1


"Malımı bilmez miyim, hiç !.." diyen, ana ve babalar;


Güya sahip çıkarken, ruhsuz-eşya gibi gördüler,


Rabbin rahmetinden uzak, çocuklara zulmettiler.


 


İnsanların çoğu, birbirine malı gibi baktı;

Sahip çıkacağına, yanıldı ve hepten yanılttı;   

Başta çocuklarınınki, birçok hayatı kararttı.

                     Çöplük bunun neresinde? Çöplük bunun neresinde?    

                                                                                        Hasan ER/…

 

 

Önemli Olan Nedir ?

 
Gördüğüm kadarıyla halkımızın en az üçte ikisi, sahip çıkıyorum sanısıyla; başta kendi çocukları olmak üzere, birbirlerini malları gibi görüyorlar… Anne-baba olarak; çocuklarının yeteneklerini göz ardı ederek; gidecekleri okulları ve meslekleri kendileri seçiyorlar… Çocukları istemese de kendi istedikleri insanlarla, aşklarına saygı duymaksızın; zorla evlendiriyorlar. Bu örnekler çoğaltılabilir. Çocuklarına, hayatlarının her safhasında müdahale ediyorlar. Halbuki anne-babalar, hayat tecrübelerini de aktarıp dayatma yapmadan; hangi konuda olursa olsun, çocuklarına yalnızca önerilerde bulunabilirler. İnsanların çoğu maalesef yanlış ve eksik eğitimli olduğu için bu yanılgıya, çoğu zaman düşüp; evlâtlarının, kendilerine verilen en önemli ve en kutsal emanet olduğunu göremiyorlar.  İstatistiklere göre; ortalama eğitim seviyesinin, ilkokul dördüncü sınıf düzeyinde kaldığı bir ülkede yaşıyoruz.

Anne-babaların çoğu, sadece para kazanma yönünü düşünüp evlâtlarının; doktor, mühendis, avukat v.b. mesleklerden birisini seçmesini isterler. Öğretmen, sosyolog, felsefeci, antropolog, arkeolog, sanatçı olmalarını, az kazançlı olacağı için hiç istemezler. Ama bu meslekler, insan eksenli olup daha önemlidir. Bir işyerinin ideal yönetimi; ancak ve ancak insan eksenli bilimlere sahip yöneticiler tarafından sağlanabilir.  Ama tabi ki bir doktor veya mühendis; sosyoloji, felsefe ve psikoloji bilgilerini ne kadar çok edinirse; o kadar iyi idareci olacaktır. Üniversite giriş sınavındaki puanlar; insan eksenli bölümlerde, diğer bölümlere göre çok daha azdır ve bu durum, dünya ülkeleri arasında az gelişmiş ülkeler kategorisine girdiğimizin bir başka göstergesidir. Ayrıca ileri ülkeler kendi tasniflerinde, alay eder gibi bizim gibilere “gelişmekte olan ülkeler!” diyorlar.  

Şimdilerde, neredeyse her mahalleye üniversiteler kuruldu, haddinden fazla mezunlar piyasaya çıktı. Neredeyse, lise mezunundan daha çok üniversite mezunumuz var ve çoğu işsiz...

İş yerlerinde,  çoğu zaman işverenler, çalışanlarını bir robot-makine, bir eşya gibi görüp "Ben senin sahibinim!" der gibi davranıyorlar. Trafikte insanlar, genelde birbirlerini; ezecekleri, her zaman önüne geçecekleri bir eşya gibi görüp adeta "Ben kimim, biliyor musun?" tavrına giriyorlar. Bilinçsiz öğretmenler de öğrencilerini evlâtları gibi göreceklerine, "Sahip!" gibi davranıyorlar.

Ülkemizdeki akrabalık ilişkilerine bir bakın! Yarısından çoğunun akrabalık ilişkileri bozuk. Çünkü alınan eğitim; hem eksik, hem de yanlış… Bilinçaltlarına uzanan bu hatalar; akrabalık ilişkilerinde de insanların, birbirlerini malı-eşyası gibi görmelerine neden oluyor. Bu tavırlar evrene, doğaya ve insana aykırıdır.

Üç çeşit bilgilenme söz konusudur: Bilgisiz insan; bilmediğini biliyorsa, fazla tehlikeli değildir ve iyi bir başlangıç yapabilir. Bilgili insan; eğer içtense ve sömürmüyorsa şüphesiz faydalıdır ama aksi halde ne kadar bilgili olursa olsun, tehlikelidir. Yarım bilgili insan ise en tehlikeli olanıdır.

Sonuç olarak, hedef; bilmeyi sevmek veya sevmeyi bilmek olmalıdır ki bu da felsefenin  başka bir tarifidir.

Tekrar görüşmek üzere, iyi günler dilerim.
                                                                                                      Hasan ER




  
                                                                                                                                                                                                                             


                                                                                                                                                                                                                                        



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder