3 Şubat 2019 Pazar

SUNUM 9 : DOĞA SENFONİSİ, DOĞA ve AŞK


SUNUM 9: Merhabalar... Bugün sizlerle, yasal korumasını yaptırmış olduğum “Doğa Senfonisi” adlı şiirimi ve bu konuyla ilgili olarak “Doğa ve Aşk” konulu deneme yazımı, paylaşmak istiyorum:

DOĞA SENFONİSİ

Havada bir gerginlik, bir sıkıntı... Yağmur yağamadı bir türlü,
Doğurması geciken, acıyla kıvranan bir kadın görüntüsü...
Ağaçların kolları yukarda, eldivenleri takmış gönüllü,
Her biri ameliyata hazır; doktor ve hemşire görünümlü...

Aniden bastırdı; yağmurla karışık, iri dolu taneleri.
Çatıdan gelen; piyanonun tuşu, bazen de olmuş gitar teli.
Çakan şimşek ve yıldırımlar; sahne ışıklarının bin bir hali;
Zerrelere notalarla kazınmış, Gözükmeyen Şef'le bageti...

Ağaç dallarından vibrafon olmuş ve yapraklarda ıslık sesi;
Gök gürültüsü de bas davullarla karışık, zillerin ses rengi...
Rüzgârla bir alçalıp bir yükseldi, doğanın senfonik şiirleri;
Sabaha kadar telaşlı-sancılı-öfkeli sürdü melodisi...

Nihayet yeni bir gün doğdu, önce ağlama sonra gülme sesi;
    Gökkuşağı mükemmel boyamış ve almış doğadaki yerini...             
Er sorar; acaba ne olmalıdır, insanın sahnedeki yeri?
                                                                              Hasan ER

                                                                                                                                 
 Doğa ve Aşk


Almış olduğu eğitim, insanın; doğada ve sosyal hayatta, hangi koşullarda nasıl davranacağını belirler. Doğa ve sosyal hayat, benzeşim gösterirler. Doğa tümüyle canlıdır. Her canlıya olduğu gibi doğaya da saygı duyulmalıdır. Ancak her şeyden önce tanımak, bilmek gerekir. Ne kadar tanırsak, o seviyede saygı duyarız.
Hayatta hiçbir şey, basit değildir. Doğanın ömrünü sağlıklı olarak uzatacak, ne kadar çok davranışlarda bulunacak olursak; sadece dünyadaki yaşamı değil, inanın evrendeki sonlanmayı da o oranda geciktirmiş oluruz. İşte bir insanın özümsediği eğitim seviyesi, ne kadar yüksek olursa; diğer insanlara ve doğaya, o oranda doğru davranışlar içinde bulunup saygı gösterir. Çünkü diğer insanlara öngörülü davranıp empati duyar.
İşverenler, çalışanlarına baktıkları zaman, sadece onu değil; ailesini de görür gibi olur ve ona göre davranış içinde bulunup korumacı davranırlar. Çalışanlar işyerlerini; kendi işyerleri gibi görüp hep özverili çalışırlar ve emeklerini, evlâtları gibi görürler. Okulda öğretmenler; öğrencilerine baktıkları zaman, kendi evlâtlarını görüyormuş gibi olurlar.
Öyle bir hassaslık kazanır ki insan; doğaya rastgele çöplerini atmaz, önüne gelen yerlere tükürmez bile… Örnekler çoğaltılabilir. Bilir ki; bir kedi ve köpek, onu saygın bir kedi ve köpek gibi algılar. Ağaç ve bitkiler; onu, yürüyen saygın bir ağaç ve bitki gibi algılar. Bir göl; onu, saygın ve yürüyen bir su kitlesi olarak algılar…   
Olayı matematiksel yönden de inceleyecek olursak; eğitim seviyesi ne kadar yüksek olursa, genel menfaat de o kadar yüksek olur. Bireysel menfaat; başlangıçta düşük gözükse bile ileriye dönük olarak; zaman içinde olumlu olayların art arda gelişmesiyle, yükselecektir. 
Doğanın ve evrenin her bir zerresinde; bizim göremediğimiz aşklar vardır. Bizim duyamadığımız, müzik notaları vardır. Yine göremediğimiz şiirler, danslar vardır. Bu devinimleri bizler, göremeyiz ve duyamayız. Ancak ve ancak edinmiş olduğumuz eğitimlerin seviyesine bağlı olarak, hissedebiliriz. Ve zaman zaman, bunu; şimşek, yıldırım, yağmur yağışı, gezegenlerin cezbelerine (çekimlerine) bağlı olarak hem kendi etraflarında hem de yörüngelerindeki dönüşleri gibi nice örneklerle izleriz. 
Gerçek bilim insanları; karmaşık doğa olaylarını, basite indirgeyerek bize gösterirler ve faydalı hale getirirler. 
Ama hiçbir şey gözüktüğü gibi basit değildir ve bu noktada yani hissetme noktasında ise, sanatçılar;  olaylara ayna tutarak, bize indirgerler. Bizlere, bu aşkları; şiir, müzik, dans v.b. faaliyetleriyle sunarlar.        
Tekrar görüşmek üzere, iyi günler dilerim...
  Hasan ER

Sözlük:
- Senfoni: Orkestra için bestelenmiş, birkaç bölümden oluşan uzun müzik eseri.                                 
- Vibrafon: Maden veya tahta çubukların üstüne tokmakla vurularak çalınan, her bir çubuğun altında bulunan borunun içindeki havanın, elektronik araçla
titreştirilmesi ile elde edilen tınıya sahip çalgı.
- Baget: Orkestra şeflerinin, orkestrayı yönetmekte kullandığı ince değnek.
- Zil: Birbirine çarparak ses çıkartmak için parmaklara veya tefin kasnağındaki deliklere takılan yuvarlak, metal çalgı.  
- Empati: Duygudaşlık.  
- Devinim: Hareket.
- Cezbe: Çekim.                                                                                                                                                                                                                            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder